top of page

Ä°KLÄ°M RÄ°SKÄ°

Ä°klim nedir?

Ä°klim, yeryüzünün herhangi bir yerinde uzun yıllar boyunca yaÅŸanan ya da gözlenen tüm hava koÅŸullarının ortalama durumu, ya da daha sistematik bir yaklaşımla, belirli bir alandaki hava koÅŸullarının, atmosfer elemanlarının deÄŸiÅŸkenlikleri ve ortalama deÄŸerleri gibi uzun süreli istatistikleri ile tanımlanan sentezi olarak tarif edilir.

Hava ve iklim farklı mıdır?

Hava ve iklim farklı fakat iliÅŸkili olgulardır. Hava, belirli bir yerdeki günlük ÅŸartları tanımlar, örneÄŸin, bir gün bulutlu ve nemli iken ertesi gün güneÅŸli olabilir. ‘Ä°klim’ bir yerdeki görece daha uzun zaman dilimlerinde (örneÄŸin 30 yıl) ortalama hava koÅŸullarını tanımlar. Çöller, örneÄŸin sıcak ve kuru bir iklime sahipken Kuzey Kutbu ve Antarktika bölgeleri soÄŸuk ve kurudur.

Küresel iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi nedir?

Küresel iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi fosil yakıtların kullanımı, arazi kullanımı deÄŸiÅŸiklikleri, ormansızlaÅŸtırma ve sanayi süreçleri gibi insan etkinlikleriyle atmosfere salınan sera gazları (H2O (su buharı), CO2, CH4, O3, N2O, CFC–11, HFC, PFC, SF6) birikimlerindeki hızlı artışın doÄŸal sera etkisini kuvvetlendirmesi sonucunda yerkürenin ortalama yüzey sıcaklıklarındaki artışı ve iklimde oluÅŸan deÄŸiÅŸiklikleri ifade eder.

Ä°klim DeÄŸiÅŸikliÄŸi nedir?

BirleÅŸmiÅŸ Milletler Ä°klim DeÄŸiÅŸikliÄŸi Çerçeve SözleÅŸmesi’ne göre “Ä°klim deÄŸiÅŸikliÄŸi”, karşılaÅŸtırabilir zaman dilimlerinde gözlenen doÄŸal iklim deÄŸiÅŸikliÄŸine ek olarak, doÄŸrudan veya dolaylı olarak küresel atmosferin bileÅŸimini bozan insan faaliyetleri sonucunda iklimde oluÅŸan deÄŸiÅŸiklik olarak tanımlanır.

Küresel ısınma ile iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi arasındaki fark nedir?

Küresel ısınma ve iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi farklı fakat iliÅŸkili olgulardır. Küresel ısınma dünyanın sıcaklığındaki güncel artışı tanımlar. Bu iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinin yalnızca bir özelliÄŸidir. Küresel ısınma iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinin bir nedenidir. Ä°klim deÄŸiÅŸikliÄŸi küresel ısınmanın, yeryüzünün iklim sistemi üzerindeki pek çok farklı etkisinden bahseder. Bunlar; yükselen deniz seviyeleri, eriyen buzullar, deÄŸiÅŸen yağış modelleri, aşırı hava olaylarının (ani seller ve sıcaklık dalgaları gibi) deÄŸiÅŸen sıklığı, mevsimlerin deÄŸiÅŸen uzunlukları ve deÄŸiÅŸen mahsul verimlerini içerir.

Küresel ısınmada 1,5°C, 2°C neyi tanımlar?

Bilim camiası fosil yakıtların yakılmasından kaynaklanan emisyonları azaltarak küresel ısınmayı 1,5°C'de (Sanayi Devrimi baÅŸlangıç alınarak) tutarsak iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinin olumsuz etkilerinden kaçınılabileceÄŸini ispatlamıştır. Bugün 1°C olan kürenin yüzey ısısının 2°C olması halinde, gezegenin iklim sisteminin geri dönüÅŸü olmayan bir ÅŸekilde bozulacağı ve ekosistemlerde yaÅŸanan olumsuz etkilerle birlikte ani ve aşırı iklim olaylarının olaÄŸan ve yaygın nitelik kazanacağını ispatlamıştır. 2°C insanlık ve tüm canlılar için son tehlike sınırıdır, bu sınıra varmadan küresel ısınmayı durdurmak için ihtiyat sınırı 1,5°C olarak kabul edilmiÅŸ olup, uluslararası toplum bu yönde çalışmaya devam etmektedir.

​Paris İklim Anlaşması nedir ve neler getirmektedir?

Dünya devletleri küresel iklim krizine çare üretmek amacıyla küresel bir mücadeleyi yaklaşık otuz yıldır sürdürmektedir. Bu çalışmalar BirleÅŸmiÅŸ Milletler’in çatısı altında 1994’te yürürlüÄŸe giren Ä°klim DeÄŸiÅŸikliÄŸiyle Mücadele Çerçeve SözleÅŸmesi (UNFCCC), 2004 yılında yürürlüÄŸe giren Kyoto Protokolü ve en son 2016’da yürürlüÄŸe giren ParisAnlaÅŸması kapsamında yürütülmektedir. Paris Ä°klim AnlaÅŸması uluslararası toplumun iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi ile mücadeleiçin kabul ettiÄŸi en güncel uluslararası anlaÅŸmadır. AnlaÅŸma küresel sıcaklık ortalamasındaki artışın 2°C’nin altında ve mümkünse 1,5°C’de dizginlenmesini amaçlamaktave her taraf ülke bu hedefe ulaÅŸmada izleyeceÄŸi yöntemi ulusal katkıları (NDC) ile belirlemektedir. Kasım 2016’da yürürlüÄŸe giren Paris AnlaÅŸması’na taraf olan ülkeler, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinin yıkıcı etkilerinden korunmak için sıcaklıklardaki artışın 2°C’nin altında, tercihen 1,5°C eÅŸiÄŸinde sınırlandırılması hedefini kabul etmiÅŸlerdir. Bunun için belli bir karbon bütçesini aÅŸmamak gerekmektedir. Analizlere göre mevcut karbondioksit emisyonları ile 2°C hedefi için karbon bütçesi 20 yıl, 1,5°C hedefi altındaki karbon bütçesi ise sadece 5 yıl içerisinde aşılmış olacaktır. Bilim insanları her iki hedef için de 2020 yılı öncesinde emisyonlarda düÅŸüÅŸ trendinin baÅŸlaması gerektiÄŸini belirtmektedir. Paris AnlaÅŸması iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi ile mücadelede yer alan tüm kesimlere, kolektif sorumluluklarını artırmaları gerekliÄŸi mesajını vermiÅŸtir. AnlaÅŸma iklim eylemlerinin ancak tüm paydaÅŸlar (devlet ya da devlet-dışı) ile bir arada gerçekleÅŸebileceÄŸine vurgu yapmaktadır.

​Emisyon (salım) ve emisyon azaltımı ne demektir?

​Gaz ya da gaz ve partikül karışımlarının atmosfere verilmesine emisyon (salım) denir. Azaltım (mitigasyon), iklim deÄŸiÅŸikliÄŸine neden olan insan kaynaklı sera gazlarını kontrol altına alınması, azaltılması ve tutulmasına yönelik önlemlerdir. Emisyon azaltımı, her türlü sektör faaliyeti sonucu gerçekleÅŸen karbondioksit eÅŸdeÄŸer ton (sera gazlarının küresel ısınma potansiyelinin karbondioksit gazı cinsinden ifade edilen bir metrik ton cinsinden birimi) birimindeki sera gazı emisyonlarının azaltılması, sınırlandırılması veya tutulması anlamına gelir. Azaltım iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi baÄŸlamında, sera gazı kaynaklarını azaltmayı ya da karbon yutaklarını artırmayı amaçlayan insan kaynaklı müdahaleleri ifade eder. Karbon yutaklarını arttırma faaliyetleri iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinin etkilerine uyumu da içeren geniÅŸ bir çerçeveyi kapsar. Bu durum iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi ile mücadelede hem sera gazı emisyonlarını azaltmada, hem de iklim etkilerine uyum saÄŸlamada çok boyutlu bir yaklaşımı gerektirir.

Karbon denkleÅŸtirme ne demektir?

Bir kaynaktan oluÅŸan sera gazı emisyonlarına karşılık olarak dünyanın herhangi bir yerinde baÅŸka bir kaynak üzerinden azaltılan ya da önlenen sera gazı emisyonları sonucunda edinilen kredilerin (sertifikaların) satın alınması faaliyeti ile gerçekleÅŸtirilen emisyon denkleÅŸtirme iÅŸlemidir.

YeÅŸil ekonomi ne demektir?

​Ekonomik yapının iklim dostu bir biçimde dönüÅŸtürülmesiyle ekonomik, toplumsal ve ekolojik sürdürülebilirliÄŸi aynı anda yakalamanın mümkün olması. Bu dönüÅŸümün ilk kuralı fosil yakıt temelli ekonomik sistemin terk edilmesidir. Bunun için gereken finansal kaynağın önemli bölümü fosil yapıyı ayakta tutmak için harcanan teÅŸviklerden saÄŸlanabilir.

Karbon vergisi nedir?

​Karbon vergisi kömür, petrol ve doÄŸal gaz gibi enerji ürünü birimi başına, farklı miktarlarda karbon yayan çeÅŸitli fosil yakıt türlerine, farklılaÅŸtırılmış marjinal vergi oranlarının uygulanmasını kabul eden etkinliÄŸi yüksek bir fiyatlandırma tedbiridir. Ä°klim politikasının ekonomi araçlarından biridir. CO2 kirleticileri üzerinde bazı ülkelerde uygulanan dinamik ve esnek bir vergi sistemidir. Karbon vergisi, dışsallaÅŸtırılan sosyal ve çevresel maliyetlerin doÄŸrudan bazı ürün ve hizmetlerin (fosil yakıtlar vb.) vergilendirilmesi yoluyla bir bütçe geliri oluÅŸturulması ve bu gelirin düÅŸük karbon ekonomisine geçiÅŸ politikalarında kullanılmasına dayanır.

​Karbon piyasası ve gönüllü karbon piyasası nedir?

Sera gazı emisyon azaltım sertifikalarının alınıp satıldığı piyasaya denir. Gönüllü karbon piyasaları; hükümetlerin iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi ile mücadele hedefleri ve politikalarından bağımsız olarak geliÅŸtirilmiÅŸ, iÅŸ dünyasından, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluÅŸları ve bireylere kadar ilgili her kesimin karbon denkleÅŸtirme maksadıyla katılım saÄŸlayabileceÄŸi niteliÄŸe sahip piyasalardır. KuruluÅŸlar; faaliyetleri çerçevesinde oluÅŸturdukları sera gazı emisyon miktarlarını hesaplayarak (karbon ayak izlerini ölçerek) bu emisyonlarını azaltmak ve dengelemek için sera gazı emisyon azaltımı saÄŸlayan projelerin üretmiÅŸ oldukları karbon sertifikalarını satın alırlar. Kyoto Protokolü’nün emisyon ticaretine konu olan esneklik mekanizmalarından yararlanamayan ülkelerde (Türkiye gibi) bu mekanizmalardan bağımsız olarak iÅŸleyen, çevresel ve sosyal sorumluluk ilkesi çerçevesinde kurulmuÅŸ olan Gönüllü Karbon Piyasasına yönelik projeler uygulanmaktadır.

Karbon finansmanı nedir?

Karbon finansmanı, sera gazı emisyon azaltımlarını satın almak üzere bir projeye saÄŸlanan kaynak ÅŸeklinde tanımlanmaktadır. Karbon finansmanın kullanılmasına zemin yaratan karbon piyasaları; Kyoto Protokolü’nün 2004’de yürürlüÄŸe girmesinden bu yana büyümeye devam etmektedir.

Karbon ticareti (emisyon ticareti) sistemi nedir?

​GeliÅŸmiÅŸ ülkelerin, sayısallaÅŸtırılmış sera gazı azaltım hedeflerine ulaÅŸmalarını kolaylaÅŸtırmak ve karbon emisyonlarını azaltıcı uygulamaları daha düÅŸük maliyetle gerçekleÅŸtirmek; geliÅŸmekte olan ülkelerin ise karbon finansına ve temiz teknolojilere eriÅŸimini kolaylaÅŸtırmak için Kyoto Protokolü’nde emisyon ticareti mekanizmaları tanımlanmıştır. Karbon ticaret sistemi, basit bir mekanizmadır. Sisteme göre, sera gazı emisyonunu belirlenen hedeften daha fazla azaltan bir ÅŸirket ya da ülke, gerçekleÅŸtirdiÄŸi bu ek indirimi baÅŸka bir ÅŸirkete veya ülkeye satabilmektedir. Böylece geliÅŸmiÅŸ ülkelerin, sera gazı emisyon hedeflerine ulaÅŸabilmek için diÄŸer ülke veya ÅŸirketlerin salınım haklarını satın alabilmelerine olanak saÄŸlamaktadır. Bu sistem ile herhangi bir bölgede mevcut olan sera gazı kirliliÄŸi diÄŸer bir bölgede sera gazı azaltımı ile dengelenmiÅŸ olur. ÖrneÄŸin; bir firma elektrik kullanımı ve iÅŸ seyahatleri nedeni ile 100 ton karbon emisyonuna neden oluyorsa, karbon negatif etkisini sıfırlamak (karbon nötr) için 100 ton karbon kredisi satın alarak bu etkiyi dengeleyebilir.

Avrupa BirliÄŸi Emisyon Ticareti Sistemi nedir?

​Bu sistem uluslararası düzeyde uygulanan ilk emisyon ticareti programıdır. Sistem Ocak 2005’te baÅŸlatılmıştır. Dünya karbon piyasasında en büyük payı Avrupa BirliÄŸi (AB), Emisyon Ticareti Sistemi (European Union, Emmisison Trade System/EU-ETS) almaktadır. Kyoto Protokolü’nün esneklik mekanizmalarından biri olarak oluÅŸturulan Sistem, AB’nin iklim deÄŸiÅŸikliÄŸiyle mücadele stratejisinin temelini oluÅŸturmaktadır. Emisyon ticareti, CO2 emisyon azaltım hedeflerine mümkün olan en az maliyetle ulaşılmasını saÄŸlamaya yardımcı olmaktadır. ETS, AB üyesi ülkelerde faaliyet gösteren ve enerji üretimi, petrol rafinerileri, demir çelik, çimento, cam, kireç, tuÄŸla, seramik ve kağıt gibi sektörlerde CO2 yoÄŸun üretim yapan (AB’de yaratılan CO2’nin neredeyse yarısını üreten ve termal girdisi 20 MV/s’i geçen) onbini aÅŸkın iÅŸletmeyi kapsamaktadır.

Ä°klim deÄŸiÅŸikliÄŸinin etkilerine uyum (adaptasyon) ne demektir?

​Uyum, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinin mevcut ve gelecekte ortaya çıkabilecek muhtemel etkilerinin belirlenmesi için yapılan tüm faaliyetlerdir. Uyum iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinin olumsuz etkilerinin önceden tahmin edilmesi ve bunların neden olabileceÄŸi zararı önlemek veya en aza indirmek için uygun tedbirlerin alınması veya ortaya çıkabilecek potansiyel fırsatlarda faydalanılması anlamına gelmektedir. Uyum, insan geçim kaynaklarının, ekonomilerin ve doÄŸal sistemlerin iklimin neden olduÄŸu deÄŸiÅŸikliklerin etkisine karşı hassasiyetini azaltmaya çalışmaktadır. Bazı uyum önlemlerine örnek olarak; tarım sektörünün kıtlıklara karşı olan esnekliÄŸinin arttırılması, iyileÅŸtirilmiÅŸ alt yapı yönetimi ve depolama yoluyla ÅŸehirlerde sel riskinin azaltılması, temiz su ekosistem iÅŸlevlerinin korunması vb. uygulamaları verilebilir. Özetle uyum iklim olaylarının (risklerinin) etkileriyle mücadele etmek, fayda saÄŸlamak ve etkileri yönetebilmek için stratejilerin güçlendirilmesi, geliÅŸtirilmesi ve uygulanması manasına gelmektedir.

Direnç/Dayanıklılık (resilience) nedir?

Ä°klim deÄŸiÅŸikliÄŸinin etkilerine uyum saÄŸlamada ve riskleri yönetme kapasitesinin geliÅŸtirilmesinde önemli kavramlardan biri dirençtir. Direnç, bir toplumsal veya ekolojik sistemin, aynı temel yapıyı ve iÅŸlevlerini, örgütlenme kapasitesini ve gerilim ve deÄŸiÅŸikliÄŸe uyum kapasitesini muhafaza ederken, rahatsız edici durumlara tahammül edebilme kabiliyeti demektir. Dayanıklılık bu anlamda insanların içinde bulundukları ve parçası oldukları sosyo-ekolojik sistemlerde finansal krizlerden iklim deÄŸiÅŸikliÄŸine farklı anlamlardaki ÅŸok, stres ve deÄŸiÅŸimlerle baÅŸa çıkarken girdikleri yenilenme ve yaratıcı düÅŸünme döngüsüne iÅŸaret eder.

Ä°klim deÄŸiÅŸikliÄŸine ne sebep olur? 

GüneÅŸ enerjisi yansımaları, dünyanın yörüngesi, atmosferik bileÅŸenler, atmosferin albedo özellikleri, volkanik küller, bulut örtüsü faktörleri iklim deÄŸiÅŸikliÄŸine sebep olmaktadır. Bu faktörler, birlikte veya tek başına sera gazlarını ve sera etkisini artırmaktadır. Ä°klim deÄŸiÅŸikliÄŸi yeryüzünün sıcaklığındaki artıştan, yani kürenin ısınmasından kaynaklanır, bu da atmosfere doÄŸal olarak oluÅŸanlardan daha fazla sera gazı eklemekten gelir. Küresel ısınmanın nedeni, atmosferdeki sera gazlarının normal deÄŸerlerinden daha fazla olmasıdır. Atmosferde bulunan sera gazlarının deriÅŸimi deÄŸiÅŸtiÄŸi zaman, atmosferin bileÅŸimi da deÄŸiÅŸmektedir. Bu deÄŸiÅŸme sonucunda iklim sistemini oluÅŸturan atmosfer, hidrosfer ve litosferde bozulmalar baÅŸlamış ve iklimin deÄŸiÅŸme süreci baÅŸlamıştır.

Ä°klim deÄŸiÅŸikliÄŸi nasıl ölçülüyor?

​İklim deÄŸiÅŸikliÄŸi temelde dört bilimsel yolla ölçülmektedir. Antarktika’nın derinliklerinden alınan buz örnekleri 650.000 yıl öncesine ait hava baloncukları içermektedir. Bunlar geçmiÅŸteki sera gazı seviyeleri hakkında bilgi verir ve atmosferdeki CO2 ve metan deriÅŸimlerinin bugün olduklarından çok daha az olduklarını ortaya çıkarır. AÄŸaç halkaları yıllık geliÅŸimin kayıtlarıdır. Bilim insanları çok yaÅŸlı aÄŸaçlardaki halkaları, iklimin zamanla nasıl deÄŸiÅŸtiÄŸini anlamak için araÅŸtırır, örneÄŸin hava soÄŸuk ya da kuru olduÄŸunda halkalar daha ince olmaktadır. ABD, Havai’deki Mauna Loa Gözlemevi 1958’den beri atmosferdeki CO2 seviyelerini ölçmektedir. Havanın bozulmamış olduÄŸu bu uzak ortamdan alınan ölçümler küresel CO2 seviyelerinin en iyi göstergelerinden biri olarak kabul görmektedir. Kutup denizi buz örtüsünün belirli bir zaman dilimindeki deÄŸiÅŸimini göstermek için uydu görüntüleri kullanılmaktadır.

Ä°klim deÄŸiÅŸikliÄŸinin sonuçları nelerdir?

Daha ılık okyanuslar fırtınaların daha güçlü ve tahrip edici hale gelmesi anlamına gelir. Hava ve deniz suyundaki sıcaklık artışı buzulları eritir, bu da denizlerin kıyılarımıza doÄŸru daha da yükselmesine neden olur. Ekstra sıcaklıklar aynı zamanda uzun süren kıtlıklar ve daha ölümcül yaban hayatı yangınları anlamına gelir. Bu liste bu ÅŸekilde devam eder ve dünya çapında bir iklim krizi oluÅŸturur, üstelik bu sonuçların tamamı birbirleri ile baÄŸlantılıdır. Gezegenimiz için devam eden ısınma ve iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi dizileri çok büyüktür.

​İklim değişikliğinden nasıl etkileniyoruz?

Ä°klim deÄŸiÅŸikliÄŸi birçok sistemi bir arada etkilemektedir. Yağış düzeninin deÄŸiÅŸmesi sellere yol açmakta, afetler artmakta, insanlar ölmekte, artan sıcaklıklar ve kuraklıklar bitkisel üretim dönemlerini deÄŸiÅŸtirip gıda güvenliÄŸini tehdit etmekte, gıda fiyatları yükselmekte, doÄŸaya dayalı tarım ve hayvancılık gibi sektörlerde çalışan kesimlerin geçim kaynakları tehdit altına girmekte, su kaynaklarına dayanan tarımsal yapı ve ürün deseni etkilenmekte, hassas ekosistemler ve türler yok olmaya baÅŸlamakta, orman yangınları sıklaÅŸmakta; bulaşıcı hastalıklara neden olan etkiler artmakta, deniz seviyesinin yükselmesi kıyı bölgelerinde özellikle deltalara zarar vermekte ve ada devletleri yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadır.

​İklim deÄŸiÅŸikliÄŸi okyanusları ısıtır mı, deniz suyunu yükseltir mi?

1901 ile 2010 arası, dünyada ortalama deniz seviyesi 19 cm yükselmiÅŸtir. Bunun iki temel sebebi vardır; birincisi su ısındıkça genleÅŸir ve daha çok yer kaplar, ikincisi ise küresel ısınma Grönland ve Antarktika’daki devasa buz tabakalarının ve buzulların daha hızlı erimelerine sebep olmakta, bu da okyanuslara daha çok su eklemektedir. Son 40 yılda okyanuslar, insan faaliyetlerinden kaynaklanan atmosferik deÄŸiÅŸikliklerin ek ısısının %90’ından fazlasını emmiÅŸtir. Böylece okyanuslar ısınmaya baÅŸlamıştır. Deniz seviyelerinin yükselmesi düÅŸük yükseltideki yerlerin su altında kalmasına neden olacaktır. Bilimsel hesaplar, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi nedeniyle okyanusların giderek yükselmekte olduÄŸunu göstermektedir. Dünya nüfusunun yarıdan fazlası denize 60 km’lik sahil bandında yaÅŸamaktadır. Örnek olarak, Mısır’daki Nil deltası, BangaldeÅŸ’teki Ganges-Brahmaputra deltası, Hint Okyanusundaki Maldivler Adası, Pasifik Okyanusundaki Marshall ve Tuvalu adaları iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi nedeni ile gelecek sellere, su baskınlarına son derece açık alanlardır. Sahillerdeki deniz seviyesi yükselmesi nüfusun yer deÄŸiÅŸtirmesine de neden olmaktadır.

​İklim değişikliğinin insan sağlığına etkileri var mıdır?

Küresel iklimdeki bu deÄŸiÅŸiklik saÄŸlıktaki riskleri de beraberinde getirmiÅŸ, yüksek sıcaklıktan ölümler ve enfeksiyon hastalıklarının yayılma alanları deÄŸiÅŸmiÅŸtir. Ä°klim deÄŸiÅŸikliÄŸinin insan saÄŸlığına direk etkisi, ısı dalgaları, seller, fırtınalar ve aşırı hava olayları sonucunda olmaktadır. Ä°klim deÄŸiÅŸikliÄŸinin saÄŸlık üzerine olan dolaylı etkisi ise enfeksiyon hastalıkları, su kullanımı ve besin temini yoluyla olmaktadır. Küresel ısınma ile birlikte özellikle sıcak hava dalgaları daha sık, daha uzun sureli ve ÅŸiddetli olabileceÄŸinden sıcak ve nemli havalarda ısı ile nemin bileÅŸimi insan saÄŸlığına önemli derecede olumsuz etki yapmaktadır. Bu koÅŸullarda psikolojik hastalıklar, astım, beyin kanamaları ve kalp krizleri baÅŸta olmak üzere, özellikle, çocuk, yaÅŸlı, hasta ve kilolu insanların birçok saÄŸlık problemlerinde ciddi artışlar olmakta, hatta çok sayıda ölüm gerçekleÅŸmektedir.

Ä°klim deÄŸiÅŸikliÄŸi gıda sektörünü etkiler mi?

​21. yüzyılın stratejik sektörleri arasında gösterilen gıda sektörü, 2050’de 10 milyara ulaÅŸacağı hesaplanan dünya nüfusunun beslenmesinde önemli bir tehdit ile karşı karşıyadır. AraÅŸtırmalar, 2050 yılında dünya nüfusunu beslemek için tarım ve gıda üretiminin, bugünkü düzeyinden en az %50 oranında arttırılması gerektiÄŸini belirtmektedir. Hükümetlerarası Ä°klim DeÄŸiÅŸikliÄŸi Paneli, IPCC’nin (Intergovernmental Panel on Climate Change/IPCC) DeÄŸerlendirme Raporları, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinin etkisiyle dünyada su kıtlıklarının ve kuraklıkların artacağını, tarımsal verimliliklerin düÅŸeceÄŸini, gıda fiyatlarında dünya genelinde %85’e varan artışların gerçekleÅŸebileceÄŸini öngörmektedir. Yağış rejiminin deÄŸiÅŸmesi nedeniyle bazı tarım alanlarının kuraklaÅŸtığı, tarımsal ürünlerin olgunlaÅŸma sürelerinin deÄŸiÅŸtiÄŸi, bazı tarım alanlarının sel suları altında kalarak kullanılamaz hale geldiÄŸi, ya da deniz suyunun yükselmesi ile tuzlandığı ve bu koÅŸullarda verimin düÅŸtüÄŸü bilinmektedir. Yüksek sıcaklıklarda gıdalarda bakteri üretimi artacaktır. Ä°klim deÄŸiÅŸikliÄŸi gıda güvenliÄŸini de tehdit etmektedir.

​İklim deÄŸiÅŸikliÄŸi ile mücadeleyi baÅŸaramazsak sonuçları ne olacak?

Sanayi Devrimine kadar dünyanın ortalama ısısı 10.000 yıl boyunca büyük oranda aynı düzeyde seyretmiÅŸtir. Düzenli ve güvenilir ölçümlerin alınmaya baÅŸladığı 1850 yılından bu yana, sıcaklık 1°C artmıştır. Dünyanın, en son taşıma noktası olduÄŸu hesaplanan 2°C’de durdurulması gerekmektedir. Åžayet sera gazı emisyonları belirlenen hedefler doÄŸrultusunda azaltılamaz ve iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinin etkilerine uyum saÄŸlanamazsa, kürenin yüzey ısısının bu yüzyılın sonunda da 6,4°C’ye kadar artması olası bilimsel senaryolarda vurgulanmaktadır.

​İklim deÄŸiÅŸikliÄŸi istemsiz göçlere de mi neden oluyor?

Ä°klim deÄŸiÅŸikliÄŸi aynı zamanda bir sosyal politika sorunudur. Ä°klim deÄŸiÅŸikliÄŸi bugün istemsiz göçe baÄŸlı toplumsal risklerin önemli nedenlerinden biri haline gelmeye baÅŸlamıştır. Ä°klim ve çevresel deÄŸiÅŸimler nedeniyle, yerleÅŸik alanlarını terk edip göçmek zorunda kalan insanları tanımlayan ve iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi meselelerinin giderek geniÅŸleyen terminolojisine yeni bir kavram olarak yerleÅŸen iklim göçmenleri/mültecileri; iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi nedeniyle kuraklık, çölleÅŸme, sel, denizlerin yükselmesi ve tsunami gibi felaketler yüzünden yerinden edilmiÅŸ ve evsiz kalan bireyler demektir. Ä°klim göçleri konusunda geleceÄŸe dair yapılan öngörüler hiç küçümsenecek boyutta deÄŸildir. Ä°ngiliz ekonomist Nicholas Stern, Stern Review on the Economics of Climate Change (2007) baÅŸlıklı kitabında 21. yüzyılın başında iklim kaynaklı göçlerin kitlesel ölçekte yaÅŸanacağı uyarısında bulunarak bu durumun yüz milyonlarca, belki de milyarlarca insanın taşınmak zorunda kalacağı anlamına geldiÄŸini vurgulamıştır. Bilimsel araÅŸtırmaların sonuçları 2050 yılında 200 milyon kiÅŸinin iklim göçmeni olacağını göstermektedir. Ä°ç göçler açısından bakıldığında, bilimsel çalışmalar dünyanın yoÄŸun nüfuslu üç bölgesinde (Sahra Altı Afrika, Güney Asya ve Latin Amerika) 2050 yılına kadar 140 milyon kiÅŸinin kendi ülke sınırları içinde göç etmesine neden olarak bir insani krize yol açabileceÄŸini belirtmektedir. Bu bölgelerdeki iç göç nedenleri olarak sukıtlığı, mahsulkıtlığı, deniz seviyelerinin yükselmesi ve fırtınalar gibi iklim risklerinin artan sorunlar haline geldiÄŸi gösterilmektedir.

Haber Bültenine Abone Olun

Üye olduğunuz için teşekkürler!

bottom of page